REKTÖRLÜKTEN MUTLULUĞUN SİMYACILIĞINA İMAMI GAZALİ


2011 yılı, 18 Aralık günü büyük bilge ve düşünür Gazali’nin (1058-1111) vefatının 900. yıldönümüdür. Bu vesile ile hem ülkemizde hem de uluslararası alanda değişik etkinliklerle anılacak olan Gazalinin, zengin ve derin deneyimlerle dolu sıra dışı yaşam öyküsünü hatırlayalım istedik.

Bu muhteşem zekâ, bilim ve düşünce devi, dönemin en güçlü ve müreffeh devleti Büyük Selçukluların Tus şehrinde doğmuştur. Avrupa’nın ilk Üniversitelerine, binalarıyla, bilim dallarıyla ilham veren, örnek oluşturan Selçuklu üniversitelerinde eğitim görmüştür. Bilimsel açıdan çok yönlü, iyi yetişmiş, üstün yetenekli, kolay ikna olmayan mizacı, ilmi ve fikri bağımsızlığa düşkünlüğü ile tanınmıştır. Okumaya devam et “REKTÖRLÜKTEN MUTLULUĞUN SİMYACILIĞINA İMAMI GAZALİ”

Bir Bütüncül Gelişim Kılavuzu Olarak Mesnevi

Mevlânâ Celaleddin-i Rûmî, Anadolu’da yedi asır önce yaşamış olsa da, bugün de evrensel yol göstericiliğini ve yaşam kılavuzluğunu sürdürüyor. Bunu, adeta bir bütüncül gelişim kılavuzu olan Mesnevi adlı şaheseri ile yapıyor. O, yaşadığı dönemde,
“Bizden sonra Mesnevî rehberlik edecek ve arayanlara doğru yolu gösterecek; onları yönetecek ve onlara önderlik edecektir.” demişti.
İşte, Mevlâna’nın ölümünün üzerinden geçen bunca zamana rağmen bu söz hâlâ geçerliliğini sürdürmektedir.

Mevlananın Dilinden Mesnevi
Mesnevi kitaptan da öte bir şey, insanın hayatının orta yerine konan, onu her yönden saran, bilim ve gönül kanatlarıyla uçuran gerçek bir uçuş pisti… Mevlânâ bu gerçeği daha o günden şu sözlerle çarpıcı bir şekilde vurguluyor: Okumaya devam et “Bir Bütüncül Gelişim Kılavuzu Olarak Mesnevi”

Bilim Dünyasından Gönül Semasına Bir Zümrüdü Anka-2

6. Hayatınızda ve üslubunuzda aşk anahtar bir kavram. Sizce önemli olan sürekli aşk halinde yaşamak mı, yoksa eylem ve tecrübelerimizde aşkı tadabilmek mi?

Şöyle; Rabbül Alemin Hz. Peygamberi sevdiği için kainatı yarattı. Yani kâinatın yaratılışındaki sebep aşktır. Allah ilk kulu ve ilk peygamberi olarak Resulünün ruhunu yarattı. Ona duyduğu aşk sayesinde de, bizler bu maceranın birer şahidi haline geldik. Yani varlığın başlangıcında ve bence sonunda da aşk var. Dolayısıyla biz de, bu maceranın bu gün yaşayan birer parçası olarak, aşkı çok iyi anlamak mecburiyetindeyiz. Ben kendim için şöyle bir tabir kullanırım “Zümrüd-ü Ankasıyım aşkın” yani “Ben hep yanarım, kül olurum fakat küllerimden yeniden doğarım”. Bu süreç benim hayatımda çok defa yaşamış olduğum bir tecrübedir. Bu sadece karşı cinsten olan bir insana duyulan cazibe değil, elbette ki o da önemli. Çünkü insanın insana aşkı, bir kadının erkeğe aşkı veya bir erkeğin bir kadına aşkı önemli, bu sayede varlık devam ediyor. O açıdan ben aşka çok büyük saygı duyarım. Evliliklerin mutlaka aşk üzerine kurulması gerektiğini düşünürüm. Gerçi denir ki, aşkın kötüsü üç ay, iyisi üç yıl sürer. Okumaya devam et “Bilim Dünyasından Gönül Semasına Bir Zümrüdü Anka-2”

Bilim Dünyasından Gönül Semasına Bir Zümrüdü Anka-Ümit Meriç

Röportaj köşemizin bu haftaki konuğu Ümit Meriç hocamız. Onun için klasik bir sunuş yazısı şöyle olabilirdi: 16 Aralık 1946 tarihinde İstanbul Üsküdar‘da doğdu. Çamlıca Kız Lisesi mezunu. İstanbul Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünü bitirdi. Aynı bölüme asistan oldu. Profesörlüğe kadar yükseldi. Aynı bölümde Kurumlar Sosyolojisi Anabilim Dalı ve Bölüm Başkanı olarak görev yaptı. Bir kız çocuğu annesidir. Ancak, bunun yerine biz onun sıra dışı yaşam serüvenini, kendi eserlerinden, konuşmalarından hareketle farklı bir anlatımla paylaşmayı tercih ediyoruz.

Ümit Meriç kimdir? diye sorulduğunda,  kendisi için “Yunus’un ifadesiyle “ her dem yeni doğarız bizden kim usanası”  diyenlerdenim. Ümit Meriç ile her gün yeniden tanışıyorum. Çünkü donmuş kalmış bir Ümit Meriç yok, oluşmakta olan bir Ümit Meriç var”, demekte. Üniversite hocalığının ve entelektüel birikiminin gölgesine sığınarak, kendini tekrar edenlerden olmadığını, bulanmadan, donmadan akarak yaşadığı zengin ve derin deneyimleri bizlerle paylaşarak göstermektedir. Okumaya devam et “Bilim Dünyasından Gönül Semasına Bir Zümrüdü Anka-Ümit Meriç”

Ezan Farkındalığım


Ezan; anne kokusundan sonra seni hayata bağlayan ilk duygu, ilk heyecan. Anne sesinden sonra kulağına gelen en güzel ses, en güzel nağme. Onun namesi bedeninin ahengi ile aynı. İşitsel bir uyanıştır manevi âleme. Sana ruhunu keşfettirir. Her daim onunla yaşadığını anlarsın. Dinlediğin tüm ezgilerde hep o uyanışı hatırlar, o ilk nağmeyi arar durursun. Okumaya devam et “Ezan Farkındalığım”

Bu Küçük Kurbağa Hepimizin

Şirin bir kasabanın yakınlarında küçük bir gölet ve burada mutlu bir yaşam süren kurbağa aileleri vardı. Bir gün büyük kurbağalar kendi işleriyle meşgulken, gölette eğlenen küçük kurbağalar çevreyi merak ettiler. Ve hep birlikte yamaca doğru tırmanışa geçtiler. Birçoğu bir yandan ilk defa göletten ayrılmanın tedirginliğini yaşıyor, diğer yandan yeni yerler keşfetmenin heyecanını duyuyorlardı. Gölete su içmek için gelen arılar, onlara Okumaya devam et “Bu Küçük Kurbağa Hepimizin”

Küçük Mavi Çiçek

Ayşe hanım, mutfağın camından dışarıya bakarken çok şükür bahar geldi, dedi sessizce. O kış çok çetin geçmemişti. Ama havaların ısınması zaman almıştı. Kırmızı gelincikleri uzaktan uzağa severken, birden bahçeden gelen sesle irkildi. Anneee! Çabuk gel! diye kendi çocukları çağırıyordu. Ayşe hanım durdu… Sesi dinledi, acele etmeden. Sakin olmak hayat düsturlarından biriydi. Çünkü olanda hayır vardır diye düşünürdü, inancı gereği.
Çocukların ses tonlarında farklı bir heyecanı sezdi. Henüz 13 yaşında olan büyük oğlu, 4 yaşında olan küçük kardeşini parka götürmüştü. Okumaya devam et “Küçük Mavi Çiçek”

Çocuklarımızın Tatil Eğitimi

Öğrenmeye odaklanan beyinler asla boş durmaktan hoşlanmazlar. Bir başka ifadeyle insan zihni boş durmayı sevmez. Kişi tatmin edici bir meşguliyet bulamadığı zaman, zihni negatif yönde çalışmaya başlar. Daha çok geçmişi irdeler, yaşadığı negatif olaylara takılır ve agresif bir kişiliğe bürünür.
Yıl boyunca yoğun bir program takip eden çocuklarımızın tatille beraber zihinleri boşalır. Yaz dönemine uygun aktiviteler ve faaliyetlerle zihinleri meşgul olmazsa, aynı şey çocuklarımız için de geçerlidir. Okumaya devam et “Çocuklarımızın Tatil Eğitimi”

Abdest Farkındalığı

Çatlamış toprağın suya hasreti gibidir: abdest. Abdest azalarımız hasret ona. Çölde bir kuşun suya özlemi gibi, vücut ikliminde abdeste özlem duyar başımız, kollarımız, ayaklarımız. Yarın kıyamette abdest azalarından tanınası insanı, mahrum bırakmak istemez o nurdan ve kurtuluştan. Kendi de, o gün görevini en iyi yapabilmek için, hasreti feryada dönüşür her geçen gün. Ne mutlu bu hasreti hissedip, suya koşarak, bu feryadı dindirenlere. Okumaya devam et “Abdest Farkındalığı”