Ya Hz. Mevlana! “Bişnev” nidasıyla sarstın ruhlarımızı ve gönül kulağımızla yeniden duymayı hatırlattın. Dinlemeye odaklanınca, “elesti” duyurdun bize. Tâ Belh’den başlayan yolculuğun belki madden Konya’da tamamlandı. Ama hala mana olarak dünyayı dolaşıyor. Bir hilal gibi doğdun Belh’ten Konya’ya. İlminle, irfanınla insanlığı aydınlatırken, aşkınla yakıp geçtin. Aslında bu yakılış ve yanış, bir aydınlanma, bir dirilişti. Ve hala âşıklar Kâbe’sinden sana yönelenlerin gönlüne doğuyorsun, benim de gönlüme doğ, Ya Hz. Mevlana!
Konya’nın bozkırlarına senin aşkın karıştı, toprağın bağrı yandı. Buğday başakları daha bir olgun, daha bir kızıl ve hala ateş kırmızısı açar gelincikler. Konya’nın yağmurlarında gözyaşların saklı, rüzgârlarında âteş-i sinenin feryadı gizli. Sen bitmeyen bir bahar mevsimisin insanlığa.
Baharda gazellerinle coşar gönüllerimiz,
Yazın sıcağında Mesnevinin beyitleriyle serinleriz,
Kışın ayazında rubailerinle ısınır,
Ağzımız acıdığında onlarla tatlandırır,
Zihnimiz bulandığında onlarla berraklaştırırız.
Karanlık gecelerin aydınlığı,
Paslanmış gönüllerin nurusun.
Benim de gönlüme doğ Ya Hz. Mevlana! Okumaya devam et “SONSUZLUK SUSKUNLUĞUMDA SAKLI”